Rize İlçeler 13 Ağustos 2022, 14:31
Rize ilinin ilçeleri,
- RİZE (İl Merkezi)
- ARDEŞEN
Ardeşen (Lazca: Art̆aşeni / არტაშენი), Rize'nin il merkezine 45 km mesafede bir ilçesidir. 743 km² yüz ölçümüne sahip ilçe, 1 belde, 42 köy ve yedisi Tunca Beldesi'ne bağlı 28 mahalleden oluşmaktadır. Doğusunda Fındıklı, batısında Pazar, güneyinde Altınparmak Dağları ve kuzeyinde Karadeniz ile çevrilmiş olup, kıyı uzunluğu 10 km'dir.
Genel olarak ılıman, dört mevsim yağışlı bir iklime sahip olan ilçenin ortalama sıcaklığı 15 derece civarındadır. İç kısımlarına gidildikçe iklimin biraz daha sertleşmektedir.
Ardeşen'in sarp ve engebeli arazisinin neredeyse dörtte biri ormanlık alandır. %10 civarındaki tarıma elverişli arazisinde yetiştirilen başlıca tarım ürünü çaydır. Çay dışında yetişen fındık, kivi,mısır gibi ürünler çoğunlukla ilçe içerisinde tüketilmektedir. İlçede yapılan hayvancılığın da bu faaliyetle uğraşan ailelerin ihtiyacına yönelik olduğu söylenebilir.
İlçede süregelen silah üretimini yasal bir çerçeveye oturtmak amacıyla 1993 yılında kurulan ASİLSAN, Türkiye'nin ilk özel silah fabrikası olma özelliği taşımaktadır.
En büyük akarsuyu olan Fıtına Beldesinde'nde, elverişli pek çok parkur bulunduğundan rafting yapılabilmektedir.
Tarih
Ardeşen yerleşiminden ilk kez 1846 tarihli bir belgede "Ardaşen" (Ermenice: Արտաշեն) olarak bahsedilmiştir.Ardeşen 1916 ve 1918 yılları arasında Ruslar tarafından yönetilmiştir. Daha önce Pazar'a bağlı olan Ardeşen 1 Mart 1953'te ilçe olmuştur. Ardeşen'de tarihi eser olarak cami, kilise, kemer köprü ve ev örnekleri bulunmaktadır. Ayrıca Seslikaya Gölü'nde bulunan Süleyman Dede (Efendi) Türbesi de (1890) önemli tarihi eserlerdendir.
Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi'nin 2019 verilerine göre ilçe merkez nüfusu bakımından Rize'nin,merkez ve Çayeli ilçesinin ardından 3. en kalabalık ilçesidir. İlçede yaşayan etnik gruplardan bahsederken ilçe nüfusunun çoğunluğunu oluşturan Lazların dışında Hemşinlilerden de bahsetmek gerekir
- ÇAMLIHEMŞİN
Etimoloji
İlçenin eski adı olan "Vica" ya da "Vija", Lazcada "maden su, ılıca, kaplıca" anlamına gelir ve Kartvel kökenli *weʒ₁- formdan gelir.
Tarihçe
Çamlıhemşin'in eski adı Vicealtı'dır. Cumhuriyetin ilanından önce 1922 yılında karakol merkezi oluşturuldu. 1953'te ise Ardeşen ilçe olunca Vicealtı, Çamlıca adı ile bu ilçeye bağlandı. 1954'te bucak binası yapıldı. 1955'te belediye kuruldu. 27 Haziran 1957'de yürürlüğe giren 7033 sayılı kanun ile Çamlıhemşin adını alarak ilçe haline getirildi. İlçenin kuruluşu 1960'larda tamamlandı.
Coğrafya
Pazar, Ardeşen, Çayeli, Hemşin,İspir,İkizdere ve Yusufeli ilçeleri ile sınırları olan Çamlıhemşin; Doğu Karadeniz Bölümü'nde Rize ilinin ilçe merkezlerinden biri olup, kıyıdan içeride Fırtına Deresi vadisi 41.8 kuzey enlemi ile 41.01 doğu boylamının kesinleştiği noktada, vadi tabanında denizden yüksekliği 300 metre dolayında bulunmaktadır. Bazı mahallelerde ise bu yükseklik 700 metreyi aşmaktadır. İlçe, toplamda 885 kilometrekarelik bir alanı kaplamaktadır. Bu alanın %80'i ormanla kaplı, dağınık ve tepelik alanlardan ibaret olup, düz alanlar hemen hemen yok gibidir. Çamlıhemşin, Rize ilinin denize sınırı olmayan ilçelerinden biridir. Denizden güneye doğru 22 km'lik kara yolu uzunluğunda ve içeridedir. İlçenin güneyi, doğu-batı doğrultusunda kavis çizen ve denize paralel olan, yükseklikleri 2.000-4.000 metreyi bulan Kaçkar Dağları ile çevrilidir. Bu dağ silsileleri içinde 3.932 metre yüksekliğe sahip Kaçkar Dağı yine yüksekliği 3.711 metreye ulaşan Verçenik Dağı ve yükseltileri 2.000 metreyi geçen birçok dağ ve tepeleri mevcuttur. Kaçkar Dağları üzerinde jeomorfolojik olaylar sonucu oluşmuş birçok irili ufaklı krater gölleri mevcuttur. Büyük Deniz Gölü, Meterez Gölü, Yıldız Gölü, Dönen Gölü, Serincef Gölü ve Kara Göl bunlardan bazılarıdır.
Arazinin meyilli olması nedeni ile ilçedeki akarsular 70 km'lik bir uzaklıktan 3.000 m rakımdan 0 rakıma düşmektedir. İlçe merkezinden geçen Fırtına Deresi'nden dolayı da Fırtına Vadisi olarak anılır. Fırtına Deresi, Kaçkar ve Verçenik vadilerinden gelen Elevit Deresi ve Palovit Deresinin birleşimi olan büyük dere ile Hala Deresinin (Ayder Deresi) birleşmesinden oluşur. Fırtına Deresi Pazar, Ardeşen sınırından Karadeniz'e dökülür.
İklimi her mevsim yağışlıdır. Sıcaklık kışın -7 dereceye kadar düşmekte, yazın ise 25 dereceye kadar yükselmektedir. Günlük en yüksek sıcaklık farkı 23,6 derece olmaktadır. Yıllık metrekareye düşen yağış miktarı 245 cm³'ü bulmaktadır. Havadaki nem oranı ise %10 ile %97 arasında değişmektedir.
Nüfus durumu ve etnik yapısı
Çamlıhemşin Rize İlinin 11 ilçesi içinde gerek toplam ilçe nüfusu gerekse merkez nüfusu bakımından en küçüklerindendir. İlçe kilometrekareye 16 kişilik nüfus yoğunluğu ile ilin tenha ilçelerinden biridir. İlçe nüfusu 2020 Yılı Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi sonuçlarına göre ise toplam 6.924 olup, merkez nüfusu 1.778, köylerin nüfusu ise 5.146'dır.[5] 6 mahalle ve 27 köyden oluşmakta olup, yöredeki nüfusun büyük bir kısmı mevsimlik işçi olarak kışın büyük şehirlere çalışmaya gitmekte, yazın ilçeye dönmektedir.
- ÇAYELİ
Adı
Sırasıyla Roma, Doğu Roma, Trabzon İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu dönemlerinde kullanılan tarihi adı "Mapavri" (Lazca: მაფავრი) olup, Özhan Öztürk'e göre Lazca mapavri "Efendiler, rahipler" anlamına gelmektedir. Yazar, Bizans döneminde Rumların, Lazlar ve diğer Kafkas halklarıyla etnik doğu sınırı olduğu ve Hıristiyanlık Trabzon üzerinden Kafkasya'ya yayıldığı için böyle isimlendiriliğini iddia etmiştir.[3].
Tanıtım
Rize'nin 18 km doğusunda yer alır. Yüzölçümü 473 km2’dir. Doğudan Pazar, güneyinden Çamlıhemşin ve İkizdere, batıdan Rize merkez ve Güneysu, kuzeyden Karadeniz ile çevrilidir.
Dar kıyı şeridi ve hemen arkasında yükselen, denize paralel sıradağlarıyla tipik bir Doğu Karadeniz kıyı ilçesidir. Büyük bir bölümü, Doğu Karadeniz Dağları'nın en yüksek kesimini oluşturan Rize Dağları'yla kaplıdır. Güney ucunda yükselti 2,000 metreyi aşar.
Çayeli ve köylerindeki halk çeşitli Türkmen boylarından (Çepniler, Karamanoğulları) oluşur. Bazı dağlık köylerde ise bölgenin yerli halkı olan Hemşinliler oturur. Çayeli'nden sonraki ilçelerde ise (Pazar, Ardeşen, Fındıklı) Lazca da konuşulur.
Ekonomi
İlçe ekonomisinin temeli çay üretimine dayanır. Yörede çay üretimi başlamadan önce ana ürün mısırdı.
Çayeli’nde hem yerleşime, hem de bitkisel üretime elverişli tek alan dar kıyı şerididir. Nüfusun büyük bir bölümü burada toplandığı gibi, çay ekimi de bu kesimde yoğunlaşmıştır. Türkiye’deki çay ekim alanlarının üçte ikisi Rize ilinde, bunun da %18’lik kısmı Çayeli ilçesinin sınırları içindedir.
Madenli kasabasında 1984'ten bu yana bakır madeni çıkarılmaktadır. (Çayeli Bakır İşletmeleri A.Ş./First Quantum Minerals LTD. tarafından) İşletme yöre ekonomisi ve sosyal sorumluluk kapsamında yaptığı çalışmalarla yöre halkı için büyük önem taşımaktadır.
Tarihçe
Eski çağlarda Kolhis kültür alanında ve eski Lazlar'ın yerleşim bölgesinde bulunan Mapaura, MS 1. yüzyılda Roma İmparatorluğu egemenliğine girdi. 6. yüzyıldaki Laz Savaşları sonucunda, Roma/Bizans İmparatorluğunun Karadeniz sahilindeki en son yerleşim noktası olma özelliğini kazandı. 1204 yılında Bizans imparatorluğunun geçici süreyle dağılması üzerine kurulan Trabzon İmparatorluğu döneminde de Mapaura/Mapavri Rum egemenliğinin doğudaki son kalesi olarak kaldı. 1461’de II. Mehmed (Fatih)'in Trabzon devletini Osmanlı topraklarına katması üzerine Türk yönetimine girdi. Bunu izleyen yaklaşık 50 yıl boyunca Mapavri Osmanlı Devleti'nin Karadeniz kıyısındaki sınır noktası idi.
1622’de Abaza korsanlarının saldırısına uğrayarak yağmalandı. Şemsettin Sami, Kamasü’l-Alam’da, Mapavri’den "Trabzon vilayetinin Lazistan sancağının Rize kazasına bağlı bir nahiye" olarak söz eder.
I. Dünya Savaşı sırasında iki yıl süreyle Rus işgali altında kalan yöre 9 Mart 1918’de yeniden Türk idaresine girdi. İlçeyi Rize'ye bağlayan sahil yolu Rus işgali döneminde inşa edildi.
Mapavri 1878’de nahiye 1944'te Çaybaşı adıyla ilçe oldu. Sonradan adı Çayeli olarak değiştirildi. Köy adlarının büyük çoğunluğu Rumcadır; ancak az sayıda Lazca ve Hemşince yer adları da vardır. 20. yüzyıl başlarından önce Türkçe yer adı kaydedilmemiştir.
- DEREPAZARI
Tarihçe
İlçenin adı, 1583 yılı kayıtlarında Filandoz, 1902 yılı kayıtlarında ise Filyandos olarak geçmektedir olarak geçmektedir.1949 yılında bucak statüsü alan Derepazarı, 13 Mart 1954'te Sarıyar, Tersane, Lazkoz ve Eriklimanı köyleri ile birleşerek belediye statüsü aldı ve beldeye dönüştü.Derepazarı, 20.05.1990 tarih ve 20523 sayılı resmi gazetede yayımlanan kanun ile ilçe statüsüne kavuştu.Coğrafya Rize'nin Trabzon tarafında ana sahil yolu üzerinde bulunur. Rize il merkezine 10 km uzaklıktadır.
Ekonomi
İlçe ekonomisi genellikle çay üretimine ve Çay Fabrikasında çalışan işçilerin mevsimlik işine bağlıdır. Özellikle yaz aylarında Çay Fabrikalarının mevsimlik çalışmaya başlamasından sonra ekonomide bir canlılık dikkat çeker. Rize’nin çok yakın ve ulaşımının ekonomik olmasından dolayı halkın birçoğu ihtiyaçlarını vilayetten karşıladığından, ticaret olması gerektiği noktadan çok geride kalmıştır. İlçede sanayi ağaç ürünlerine daha baskındır.
Derepazarında Devletin himayesinde olan 2 Çay-kur çay fabrikasının yanında, 4 tane de özel sektör çay fabrikası bulunmaktadır. Derepazarı küçük bir ilçe olmasına rağmen 6 adet çay fabrikasından ve çay üretiminden dolayı özellikle yaz aylarında ekonomik hayat canlanmaktadır. Dolayısıyla Çay sanayi İlçe ekonomisinin can damarı durumundadır.
- FINDIKLI
Adı
Lazca adı Vitze (Laz alfabesiyle; Vi3'e / ვიწე) (Türkçe Okunuşu: Viçe) olan yerleşimin adı ilk olarak Bizanslı Stephanus tarafından Vizirikos Limni adıyla anılmış olup, Özhan Öztürk'e göre Viçe adını Karadeniz bölgesinin yerli halklarından Bidzerlerden almakta olup bölgede pek çok aile ve köyün adı olan Of ilçesi Visir, Akçaabat Visera, Sürmene Vizera hatta Trakya'da Vize kelimeleriyle ilişkilidir. Yazara göre Viçe'nin de aralarında bulunduğu bu kelimelerin ortak kökü Trak dilinde köy anlamına gelen vis kelimesidir. Özhan Öztürk benzer şekilde komşu ilçe Arhavi kelimesini de Arkha (Yunanca eski) + viçe (köy) forumda Eski köy olarak çözmüştür.
Tarihçe
Sırasıyla Roma İmparatorluğu ve Trabzon İmparatorluğu egemenlikleri altında kalan Fındıklı, 1509'da Osmanlı egemenliğine girdi. İlçe, Artvin'e bağlıyken, 1953'te Rize'ye bağlandı. Adını ise zamanında sakinlerinin fındık yetiştirmesinden dolayı alan fakat artık yerini çay yetiştiricilerine bırakmış bir ilçedir. Kıyı şeridi çok geniş olmayan, ancak denizden Kaçkarlara gittikçe genişleyen, Abu ve Pishala derelerinin arasında kalan geniş vadileri ile yarı tropikal bir bölgedir. Fındıklı ilçesi II. Mehmed'in 1461 yılında Trabzon'un fethinden sonra Osmanlı egemenliği altına girmiştir. Önceden bölgede Tiranlılar,[kaynak belirtilmeli] Makedonlar ve Bizanslılar yaşamıştır.
Osmanlı döneminde Viçe olarak kaydedilmiş olan Fındıklı, Osmanlı idaresi sırasında Trabzon Eyaleti sınırları içinde yer alıyordu. Trabzon Eyaleti 1867'de Trabzon vilayetine dönüştürüldü. Viçe de bu vilayete bağlı Lazistan sancağı içinde bulunuyordu. 1876 Trabzon vilayet salnamesinde Viçe, Atina kazasının Hemşin nahiyesinde Viçe-i Ulya (ویچە علیا) ve Viçe-i Süfla (ویچە سفلا) olmak üzere iki ayrı köy halinde geçer. Yukarı Viçe'de (Viçe-i Ulya) 28 hanede 95 kişi, Aşağı Viçe'de (Viçe-i Süfla) 36 hanede 127 kişi tespit edilmiştir. İki köyde 64 hanede toplam 222 kişinin yaşadığı görülmektedir.
1886 yılına kadar “Karye” (Köy ile Nahiye arasında idari birim) olan Fındıklının eski adı Viçe'dir. Kaynaklara göre Viçe 1887 yılında Hopa ilçesine bağlı bir nahiye oldu. 15 Şubat 1916 tarihinde Rus işgaline uğrayan Viçe, Rusya'da 1917 yılında gerçekleşen Bolşevik ihtilalinden sonra imzalanan Brest Litovsk Barış Antlaşması'ndan sonra 11 Mart 1918 tarihinde işgalden kurtulmuştur.
Kültür tarihçisi Nikolay Marr, 1910 yılında Vitse kasabasının iki dere arasında yer aldığını, her iki dereye de aynı uzaklıkta olduğunu yazmıştır. “Bğeti” olarak da bilinen bu kasabanın batısındaki akarsu Vitse Deresi, doğusundaki ise Abu Deresi olarak adlandırılıyordu. Geniş bir yatağa sahip olan Vitse Deresi üzerinde ayakları taştan bir köprü bulunuyordu. Abu Deresi ise, temiz ve içilebilir suyuyla biliniyordu. Marr ayrıca bu iki dere boyunca yer alan köylerin adlarını saymıştır.
Viçe, 1928 tarihli Osmanlıca köy listesindeyse, Rize vilayetine bağlı Hopa kazasının nahiyelerinden biriydi. Viçe nahiyesi, Ab-ı Ulya, Ab-ı Süfla, Pishala-yı Ulya, Pishala-yı Süfla, Derbend, Zuğu-yı Ulya, Zuğu-yı Süfla gibi 18 köyü kapsıyordu. Bu köylerden biri de Viçe köyüydü. Yukarı Viçe ve Aşağı Viçe köylerinin bu listede tek olarak kaydedildiği görülmektedir.1935 genel nüfus sayımında "Viceiulya" olarak kaydedilmiş olan Yukarı Viçe'de 279 kişi, "Viceisüflâ" olarak kaydedilmiş olan Aşağı Viçe'de de 394 kişi yaşıyordu. Bu tarihte bu iki köy, Rize ve Artvin vilayetlerine yerine kurulmuş olan Çoruh vilayetinin Pazar kazasının Hemşin nahiyesine bağlıydı.[9]
Viçe, 11 Haziran 1947 tarihinde Fındıklı adıyla Çoruh (Artvin) iline bağlı bir ilçe olmuş ve 1948 yılında belediye teşkilatı kurulmuştur. Fındıklı 27 Kasım 1953 yılında Artvin ilinden ayrılıp Rize iline bağlanmıştır.
Nüfus
İlçe nüfusunun çoğunluğunu Lazlar oluşturur.
- GÜNEYSU
Tarihçe
Potamya Osmanlı yazılı kaynaklarında ilk olarak 1486 tarihli Trabzon tapu tahrir defterlerinde görünen, Trabzon İmparatorluğu döneminde kurulmuş önemsiz bir Rum köyü olduğu düşünülmektedir.[kaynak belirtilmeli] 1530 tarihli defterlerde 3 mahalle ve 2 köyde oluşan Potamya karyesinde 228 Hristiyan Rum, 28 yeni Müslüman (olmuş Rum), 26 Baştine yaşamakta ve 13 değirmen olduğu kayıtlıydı. 1924 yılında yerleşimdeki medreseler kapatılınca tepkiyle karşılanmış, 1925 yılında "Şapka İsyanı" olarak bilinen tarihi olay Potamya'da yaşanmıştır. Güneysu, Rize merkez ilçesine bağlı bir bucak merkezi iken 1987 yılında ilçe olmuştur. Güneysu İlçesi’nin eski adı ve halk arasında da yaygın olarak kullanılan ismi Potomya'dır. Çünkü Karadeniz Bölgesi'nde kaynağını dağların kuzeyinden alan birçok kısa mesafeli, gür akışlı akarsulardan olan Taşlıdere Havzası'nın iki önemli kolu olan Salarha Deresi ve Potomya Deresi arasında kaldığından bu ismi almıştır. Yani iki akarsu ortasında yer aldığından Potamya denilmiş ve zamanla halk dilinde Potomya'ya dönüşmüştür. Potamya (Ποτομία) eski Yunancada "dereli" anlamına gelmektedir.
Coğrafya
Güneysu İlçe sınırları yaklaşık olarak batıda 40 34 doğu boylamından, doğuda 40 44 doğu boylamından, güneyde 40 50 kuzey enleminden ve kuzeyde 41 02 kuzey enleminden geçmektedir. Güneysu,Rize il merkezinin güneydoğusunda Taşlıdere'nin Karadeniz'le birleştiği noktadan güneye doğru gidildikçe dokuzuncu kilometrede yer alan ve 107 km² alana sahip Rize'nin iç kesim ilçelerinden biridir. Şehir merkezinin, kıyıya uzaklığı 14 km olup şehir merkezi rakımı 152 metredir. Doğudan Çayeli, kuzeyden Rize merkeze bağlı topraklar batıdan Rize merkeze ve İkizdere toprakları ve güneyden İkizdere toprakları ve Kaçkar Dağları ile çevrilidir. Kuzey sınırları Karadeniz kıyısından 9 km içeriden başlayıp şehir merkezinin 14.km'de olduğu halde rakımı 152 km'de olması akarsu kenarında kurulmasının bir sonucudur. Oysa şehir merkezi bile tepelerle çevrili olup, buralarda kurulan yakın köylerde bile (iki üç km mesafede) rakım bu değerin birkaç katına çıkabilmektedir.
İlçe çok engebeli bir rölyefe sahip olup, ilçe sınırları dahilinde yükseltisi 150 m ile 2000 m civarında değişen tepelik alanlar mevcuttur. Bu tepeler yapı, rölyef ve teşekkülat bakımından bir birine benzer özellikler göstermekte olup vadilerle birbirinden ayrılmışlardır. Bu vadilerde büyüklü küçüklü çok sayıda akarsu mevcut olup bunlar daha sonra Taşlı dere havzasının en önemli kolu olan Güneysu (Potamya) deresini meydana getirmektedir. Arazinin çoğu dağlık olup cüzi bir kısmını yaylalar meydana getirmektedir. Denize komşu olmadığı için de Rize genelinde payı %1 olan ovalarından bile tam olarak payını alamamıştır. Bu dağlık arazi ise tamamen bitki örtüsü ile kaplı olup, açık alan görmek mümkün değildir. Bu bitki örtüsü vadilerin derin ve keskin görünümünü yumuşatıp göze hoş bir karakter kazanmasına yardımcı olmaktadır.
İklim
Bölgenin iklim özelliğinden kaynaklanan sürekli yağışlar aşınmayı arttırarak erezyon tehlikesini sürekli gündemde tutmaktadır. Ayrıca bu yağışlar rölyefteki engebe ve toprakta ki namüsait yapı ve doku ile birleşince ilçenin her köşesine can ve mal kaybına müsebbip olan sürpriz sel ve heyelanlarla karşılaşmak mümkün olmaktadır. Nitekim 12 Kasım 2001 ve 23 Temmuz 2002 felaketleri bunun sadece acı iki örneğidir.
Bitki örtüsü
Yörenin bitki örtüsü özelliğine baktığımızda sınırları dışından (kıyıdan) başlayan Kolşik Flora’nın hakimiyetini müşahede etmekteyiz. Ancak belli bir yükseltiden sonra iğne yapraklı ağaçlar hakim duruma geçmekte ve Kaçkarların kuzey sınırlarında sıralanan belli sayı ve büyüklükteki yaylalarda alpin çayırlardan söz etmemiz mümkündür.
Nüfus
Güneysu’nun nüfus yoğunluğu Türkiye ortalamasının üzerinde olup kadın nüfusu erkek nüfusundan daha fazladır. Ayrıca sürekli dışa göç 1990’da 19516 olan Güneysu nüfusunu 2000 yılında 17320’ye geriletmiştir. Dolayısıyla nüfus artış hızı %-11,25'tir. Kırsal nüfus yoğunluğu şehir nüfusundan çok fazladır.Bunun sebebi merkeze yakın köylerin oluşu dolayısıyla insanların köyden merkeze gündüzün gelip gitmesidir. Ayrıca kır nüfusunun şehir nüfusundan fazla olmasının diğer bir sebebi ilçe sınırları içinde 22 köy olup belediye sınırları içinde 6 mahallenin oluşudur.Yeni kırsal yerleşme sayılarının şehirdeki yerleşmenin 5 katından fazla oluşudur. Güneysu nüfusunu etnik köken bakımından başta Türkler,Laz kökenli Türkleşmiş aileler ve kısmende Gürcüler oluşturmaktadır.
Ekonomi
Güneysu halkının temel geçim kaynağını tarım ve tarıma dayalı sanayi teşkil etmektedir.Bu konuda özellikle çay tarımının hakimiyetinden söz etmek mümkündür. Son yıllarda çaya alternatif olarak kivi de yetiştirilmeye başlanmıştır.
Sebzecilik her ailenin kendi ihtiyacını karşılamaya yönelik olup küçük tarlalarda yapılmaktadır.Ayrıca traktör gibi tarım sanayii araçlarını kullanmaya müsait bir alan olmadığından bütün ekim,biçim işleri çapa vb. el aletleri ile yapılmakta olup insan gücüne dayanmaktadır. Nadiren hayvan gücünden istifade edilir. Hayvancılık faaliyetleri daha çok kırsal alanda olup büyük baş hayvan yetiştiriciliği ön plandadır. Bunun yanında yüksek kesimlerde kıl keçisi ağırlıklı küçükbaş hayvancılık da yapılmaktadır.
Sanayi faaliyetleri olarak çay sanayii gerek üretim gerek istihdam açısından birinci durumdadır. İlçede 1 tane Çaykur’a, 35 tane özel sektöre ait olan çeşitli üretim kapasitesine sahip 37 fabrika mevcut olup, ilçede yetişen çayın işlenmesinin yanı sıra komşu ilçelerden de alınan yaş çayı işleyen bu fabrikalar, ilçenin özel sektör çay sanayii bakımından diğer ilçelerden daha iyi olduğunu göstermektedir.
- HEMŞİN
Hemşin (Lazca: ზუღა/Zuğa; Ermenice Համշէն Hamşen veya Համամաշէն Hamamaşen),[3][4] Türkiye'nin Karadeniz Bölgesi'nde Rize iline bağlı ilçesi. Nüfusu 2.447 kişi olup bu bakımdan 922 ilçe arasında sondan sekizincidir. Denizden 19 km içeride, Rize'ye 57 km mesafededir. Yüzölçümü yaklaşık olarak 120 km²'dir. İlçenin kuzeyinde Pazar ilçesi, batısında Çayeli ve Kaptanpaşa, güneyinde Çamlıhemşin yaylaları ile komşudur.
İklim
Hemşin'de okyanusal iklim (Köppen: Cfb) görülmektedir.
- İKİZDERE
Tarih
Osmanlı döneminde, 1878'de Rize'nin sancak merkezi olması ile nahiye olmuştur. Eski adı "Yedi Köy" anlamına gelen Kura-i Seba olan İkizdere, 19. yüzyıl sonlarında Trabzon vilayetinin Lazistan sancağındaki Rize kazasına bağlı bir nahiye merkeziydi. 15 Şubat 1916 tarihinde Rus işgaline uğrayan yöre, 11 Mart 1918 tarihinde işgalden kurtulmuştur. 1933 yılında İkizdere adını alan yerleşim, 1945'te ilçe olan Günayce'ye bağlı bucak merkezi iken, ilçe merkezi 1952'de İkizdere’ye taşınmıştır.
Coğrafya
Çamlık ve Cimil derelerinin birleştiği yerde kurulan İkizdere, adını bu derelerden almıştır. İlçe toprakları dağlıktır. Dağlar dar vadilerle parçalanmış olup yüksek kesimlerinde yaylalar bulunur. Bu yaylalar; Çağrankaya Yaylaları, Ovit Yaylası, Demirkapı Yaylası ile Şimşirli ve Ilıcaköy maden suyu kaynakları doğal güzelliklerinin başında gelmektedir.
Başlıca akarsuyu İkizdere’dir. İkizdere üzerinde elektrik üretmek gayesiyle bir santral kurulmuştur. Dağlar zengin ormanlarla kaplıdır. İlçe topraklarını İkizdere sulamaktadır. Rize Dağlarından kaynaklanan Çamlık ve Cimil Dereleri ile Karadere’nin birleşmesinden oluşan İkizdere, kuzeye doğru akar ve ilçe sınırları dışına çıkar. Dağların doruklarında buz yalakları ve buzul gölleri vardır.
Ekonomi
İlçenin ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri çay ve patates olup az miktarda kivi,mısır,armut ve fındık da yetiştirilir. Yaylacılık metoduyla sığır ve koyun beslenir. Arıcılık gelişmiştir. Anzer balı meşhurdur. İlçe merkezi İkizdere kıyısında kurulmuştur. Rize-Erzurum kara yolu ilçeden geçer. İl merkezine 56 km mesafededir. Denize kıyısı yoktur. 1954’te ilçe olan İkizdere’nin belediyesi 1952’de kurulmuştur.
Rize-Erzurum kara yolu üzerinde dik yamaçlar ve doğal güzellikler arasında yer alır. Köylerinden şehirlere göç vardır. Ünlü Anzer balının yapıldığı Anzer Yaylası, Çamlık Mesiresi, Çağrankaya Yaylaları ve Ovit sınırları içinde yer alır. Turizm gelişmektedir.
İklim
Tipik Karadeniz iklimi hüküm sürmekte olan il, her mevsim yağışlıdır. Bitki örtüsü ormanlarla kaplı olup yüksek alanlarda iğne yapraklı ağaçlar, kızılağaç, gürgen, meşe, kestane, ladin, köknar ağaçlarından oluşan ormanlar bulunmaktadır.
Yıllık sıcaklık ortalaması : 11,04 derece
Yıllık en yüksek ortalama : 17,00 derece
Yıllık en düşük ortalama : 8,6 derece
Yıllık ortalama yağış : 1102 mm
Yıllık ortalama bağıl nem : % 74,05
Turizm
İkizdere, dik yamaçlı vadileri, doruklara ulaşılabilir dağları, yeşil yaylaları, tarihî kemer köprüleri, coşkun akan dereleri ile çok özel bir turizm ilçesidir.
İkizdere-Anzer Yaylası (Ballıköy) Turizm Merkezi Ulaşım: Rize'nin İkizdere ilçesinin 39 km güneyindedir. İkizdere-Dereköy arası 4 km asfalt, 25 km ham toprak yoldur. Yaz aylarında dolmuş bulunabilir.
Özellikler: 3.000 m rakımlı yaylada altyapı hizmetleri tamamlanmış durumdadır. PTT, bakkal, kasap, fırın, manav, kır kahvesi ve lokantalar hizmet vermektedir. Ünlü Anzer balı bu yaylada bulunmaktadır.
Konaklama-Yeme-İçme: Yaylada çok sayıda pansiyon bulunmaktadır. Her türlü yeme-içme ve ihtiyaçlar yayladan karşılanabilir.
İkizdere-Çağrankaya Yaylaları Ulaşım: Rize'nin İkizdere İlçesinin 15 km kuzeydoğusundadır, her türlü kara taşıtı ile yaylalara ulaşım mümkündür.
Özellikler: 2300 m rakımlı Çağrankaya Yaylaları adını 2600 m rakımda yer alan Çağrankaya uçurumundan almıştır. Uçurum 55 km uzaklıktaki Araklı sahilinden ve 25 km uzaklıktaki Rize merkezden görülebilmektedir. Elektrik altyapısına sahip olan Çağrankaya Yaylaları'nda, bakkal, kasap, kahvehane ve konaklama hizmeti veren yerel halk tarafından Han (konaklama) olarak adlandırılan işletmeler bulunmaktadır. Yaz aylarında kampçıların akınına uğrayan yaylalarda Çağrankaya Kar Yürüyüşü etkinliği sayesinde kış turizmine yönelik önemli gelişmeler yaşanmaktadır.
Şimşirli Köyü Camii Derin bir vadiye bakan cami, Karadeniz yöresindeki ahşap camilerin en güzel örneklerinden. 1849’da bütünüyle kestane ağacından inşa edilen yapının iki katlı iç mekânı inanılmaz bir ahşap işçiliğine sahiptir. Arazinin eğiminden dolayı yüksek taş duvarlı bir su basman üzerine kurulmuştur. Ahmet Usta tarafından yapılmıştır. Cami kareye yakın bir dikdörtgen alanı kaplar, plan kuzey cephedeki giriş ve haremden meydana gelmektedir. Giriş kısmının üzerinde iç mahfile bağlanan fevkani bir mahfil bulunmaktadır. Kuzeyinde bir medresesi vardır. Bu medrese ile cami arasında 1988 yılında yapılan minare yer almaktadır.
- İYİDERE
Genel
Coğrafi yapının yarattığı koşullar dolayısıyla köy ve kasaba arasında bir profile sahiptir. Genel iş kaynakları, tarım, hayvancılık, balıkçılık ve çay tarımıdır. Çay tarımında genellikle kadınlar çalışırken, erkekler de bölge sayısı yaklaşık 15'i bulan çay fabrikalarında çalışmaktadır. Ayrıca ilçenin sahilde bulunması balıkçılık yapılmasına da olanak vermiştir.
İyidere nüfusunu etnik köken bakımından başta Türkler ve Laz kökenli aileler oluşturmaktadır.
Coğrafya
İyidere yeşilliklerin sonsuz olduğu bir yer gibidir. Yaklaşık yüzölçümüm 25 kilometre karedir. Trabzon sınırına çok yakındır. Rize iline mesafesi 14 km'dir. Doğusunda yine Rize ilinin Derepazarı ilçesi batısında ise Trabzon ilinin Of ilçesi bulunmaktadır. Güneyinde Rize'nin Kalkandere ilçesi kuzeyinde ise Karadeniz sahili vardır. Doğu ve güneye gidildikçe rakım yükselir. Kıyıda iklim iç bölgelerine göre daha ılımandır. Ortalama sıcaklık 14 derece, ortalama yıllık yağış miktarı ise metrekareye 230 kilogramdır.Her ne kadar yağış miktarı Türkiye ortalamasına göre fazla olsa da özellikle sahilleri oldukça ilgi çekicidir.Turistlerin sıklıkla ziyaret ettiği Metropol İlçe İyidere, plajlarıyla namını birkaç sene sonra tüm Türkiye'de duyuracağına kesin gözüyle bakılıyor.Ayrıca son yapılan ölçümlerde deniz suyunun son derece temiz olduğununda altı çiziliyor.
Tarih
MÖ 700'lü yıllarda Miyetoslularca kurulmuş zamanla sırasıyla Roma,Bizans ve Trabzon İmparatorluğu egemenliği altında kalmıştır. Fatih Sultan Mehmet tarafından 1461 yılında Osmanlı topraklarına katılmıştır. Eski adı [Aspet] olarak bilinmektedir. Aspet ismi Eski Yunanca "T'aspeta (Evler)" kelimesinden geldiği sanılmaktadır. İyidere ismi ise ilçenin içinden geçmekte olan eski adı Yunanca "Kalapotamos" çayının Türkçeye tercüme edilmesi ile bugüne gelmiştir.Osmanlı dönemindeyken nahiye durumunda olan ilçe, cumhuriyetin ilanından sonra bucak durumuna gelmiştir.
- KALKANDERE
Kalkandere, Rize ilinin batısında yer alan ilçedir. İlçe,Rize merkez,İyidere,İkizdere veTrabzon ilinin Of ilçeleriyle çevrili 95 km² lik alana sahiptir. Deniz sahiline uzaklığı 13 km mesafededir.
İlçe, oldukça engebeli bir arazi yapısına sahiptir. Arazinin tümü ağaç ve yeşil bitki örtüsüyle kaplıdır. Düzlük arazi yok denebilecek kadar azdır. Bölgede vadi aralarında büyük-küçük birçok dere akmaktadır. İlçe sınırları içerisinde yükseklikleri 1.000 metrenin altında olan birçok tepe mevcuttur.İlçe merkezinin deniz seviyesinden yüksekliği yaklaşık 200 m'dir.
İlçenin bilinen en eski adı Karadere'dir. İlçe merkezinden geçmekte olan derenin yatağındaki kara tasların, suyun rengini kara göstermesi ilçenin bu adı almasına sebep olmuştur. Daha sonra bu ad Kalkandere olarak değiştirilmiştir. Başka bir düşünceye göre derenin bol su getirerek taşmasına atıfta bulunularak " Kabaran Dere " anlamında Kalkandere denmiştir. Üçüncü anlamı da kötülüklere karşı koymaktır.
Tarihi ve Coğrafi Durumu
Kalkandere, sırasıyla Kimmerler, Persler, Selçuklular ve Trabzon İmparatorluğu'nun egemenliği altında kalmış, 1461'de Fatih Sultan Mehmet'in Trabzon İmparatorluğu'nu ortadan kaldırması ile Osmanlı İmparatorluğu'na katılmıştır.
11. yüzyılda başlayan büyük Türk göçü ile Kars-Çoruh yolu üzerinden Selçuklu Türkleri'nin bölgeye ilk defa giriş yaptığı bilinmektedir.
Kalkandere, Osmanlı İmparatorluğu döneminde Trabzon Vilayeti'nin Lazistan Sancağındaki Rize Kazasına bağlı bir nahiye merkeziydi.
Kalkandere, Rize